Diyabet Cerrahisi & Şeker Ameliyatı : Değişen beslenme alışkanlıkları, hazır gıdaların artışı, atıştırmalıklar adı altında sunulan katkı maddeli ürünler ve akabinde gerçekleşen yetersiz bir o kadar da dengesiz beslenme…
Söz konusu sağlığımız olduğunda hayatımızdaki her bir alışkanlığımızın adeta zincirleme reaksiyonlar göstererek sağlığımızı etkilediği kuşkusuz ki yadsınamaz bir gerçek. Günümüzde, artan yanlış beslenme alışkanlıkları da maalesef sağlığımızı en çok tehdit eden durumların başında geliyor.
Vücudumuz birbiriyle ilintili olarak çalışan bir sistemler bütünüdür. Vücudumuza aldığımız her besin sadece yemek borumuzdan midemize geçerek bizi doyurmaz, aynı zamanda hücresel düzeyde vücudumuzda çeşitli reaksiyonlara da neden olur. Bu nedenledir ki beslenme alışkanlıklarımız, sağlığımızla ilgili parametreler söz konusu olduğunda en az genetik etkenler kadar önemlidir.
Günümüzde artan yanlış beslenme beraberinde Tip 2 diyabet dediğimiz halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen hastalığın artışını getirmiştir. Bu konuda iki görüş söz konusudur. Bazı tıp çevrelerinde obezitenin bir şeker hastalığının nedeni olduğu söylenirken bazı çevrelerde ise şeker hastalığının obezitenin nedeni olduğu söylenmektedir. Halbuki yukarıda da belirttiğimiz gibi vücudumuz birbiriyle ilintili olarak çalışan bir sistemler bütünüdür. Vücudumuzda meydana gelen sağlık olaylarının çoğu zaman birden fazla nedeni vardır.
Bununla birlikte diyabet veya bilinen bir diğer adıyla şeker hastalığı, günümüzde insan hayatını tehdit eden hastalardan biri haline gelmiştir. Her hastalıkta olduğu gibi şeker hastalığında da ilaçla müdahale söz konusudur. İlaçlarla yapılan müdahalenin, tedavi protokolünün akabinde kandaki glikoz seviyesi bazı hastalarda kontrol altında tutulabilmektedir. Ancak bazı hastalarda ise ilaçla yürütülen müdahaleler yeterli olmamaktadır. İşte bu noktada, günümüzde sıklıkla başvurulan operasyonlardan biri olan diyabet cerrahisi devreye girmektedir.
Şeker Ameliyatı Nedir?
Şeker ameliyatı, şeker hastalığı ameliyatı, diyabet cerrahisi veya metabolik cerrahi… Farklı isimlerle anılmakla birlikte bu operasyonların tamamı aynı ameliyatın farklı isimleridir. Diyabet cerrahisi, günümüzde Tip II Diyabet, yani şeker hastalığı için yapılan bir operasyondur. Bu ameliyatta amaç, kişinin kanındaki glikoz seviyesini kontrol altına alıp kişiyi şeker hastalığından ve şeker hastalığının getirdiği yan hastalıklardan kurtarmaktır.
Şeker hastalığı farklı yaş gruplarında ortaya çıkabilen bir hastalıktır. 15 – 16 yaşında ortaya çıkabileceği gibi 45 yaşında da ortaya çıkabilmektedir. Şeker hastalığını tetikleyen birden fazla neden bulunmaktadır. Bu nedenle söz konusu diyabet olduğunda, cerrahi tıpkı diğer branşlarda olduğu gibi her zaman son seçenektir.
Kimler Diyabet Cerrahisi Için Uygun Birer Adaydır?
Diyabet cerrahisi, Tip 2 diyabeti olan hastalar yani şeker hastaları için etkin bir yöntemdir. Maalesef Tip I diyabete sahip olan hastalar, diyabet cerrahisi için uygun hastalar değildirler çünkü bu operasyonda vücudun belirli bir miktar insülin üretiyor olması gerekmektedir.
Diyabet cerrahisi olabilmek için hastalarda birden fazla kriter aranmaktadır. Tip 2 diyabetin yanı sıra cerrahi noktasına gelene kadar hastaların cerrahiden önceki ilaç tedavilerine yeterli yanıtı vermemiş olmaları gerekmektedir. Ayrıca beden kitle indekslerinin 35’in üzerinde olması da aranan bir diğer koşuldur. Ancak bazı hastalarda cerrah kararıyla beden kitle indeksleri 30 olsa da ameliyat kararı verilebilmektedir. Bu noktada hastaların yaşadıkları doku hasarı ve şeker hastalığının neden olduğu yan hastalıkların vücutta yarattığı zarar önemli bir kriterdir.
Genel anlamda bakıldığında eğer bir hasta yaşamsal alışkanlıklarını değiştirmeye başladığı halde ilaç tedavilerine yanıt vermiyorsa ve yukarıda saydığımız kriterlerin bir ya da birkaçını karşılıyorsa diyabet cerrahisi olabilmektedir.
Neden Diyabet Cerrahisine İhtiyaç Duyulur?
Diyabet veya bilinen bir diğer adıyla şeker hastalığı, dikkate alınmadığında ya da etkin bir tedavi uygulanmadığında vücutta dokulara ve organlara zarar veren bir hastalıktır. Şeker hastalığı obezite ve obezitenin yarattığı kalp hastalıkları, karaciğer hastalıkları gibi yan hastalıkların yanı sıra kişilerde organların fonksiyonlarını etkileyen bir hastalıktır.
Şeker hastalığı olan hastalar, sadece iç organlarında zararlarla karşılaşmazlar aynı zamanda bu kişiler olası yaralanmalarda da geç iyileşirler. Dolayısıyla söz konusu şeker hastalığı olduğunda, yarattığı yıkımın kapsamı büyük olduğu için en kısa ve etkili şekilde tedavi gerekmektedir.
Diyabet Cerrahisi Nasıl Yapılır?
Cerrahi operasyonların ilk adımı ilgili hastaları tetkiklerle değerlendirmek ve ameliyata uygun olmadığına karar vermektir. Hastalar şeker tedavilerinden yeterli sonucu alamayıp ameliyata ihtiyaç duysalar da ameliyat olabilmelerinin başka kriterleri de vardır. Kanda enfeksiyon olup olmaması, akciğerlerde bir sağlık probleminin olup olmaması, hastanın tiroid değerleri, anestezi almaya tıbbi bir engelinin olup olmaması gibi cerrahiye has bazı kriterler söz konusudur. Eğer hastalar bu kriterleri karşılıyorlarsa o zaman hastanın ameliyatı onaylanır ve hastaya ameliyat günü verilir.
Diyabet cerrahisi genel anestezi altında tam teşekküllü bir hastanede yapılan etkin bir operasyondur. Diyabet cerrahisinde genellikle kapalı yönteme başvurulur. Böylelikle hem operasyon sonrası iyileşme süreci hızlı olur hem de olası komplikasyonlar minimalize edilir. Bu operasyonlar genellikle kapalı yöntemle karın bölgesine 1 cm çapında 5-6 kesinin atılmasıyla gerçekleştirilen ameliyatlardır.
Metabolik cerrahi de denilen diyabet cerrahisinde amaç; şeker hastalığına neden olan hormonal değerleri değişime uğratmak ve kişinin şeker hastalığını geride bırakmasını sağlamaktır. Bununla birlikte şeker hastalığı ile birlikte yaygın olarak görülen problemlerden biri olan obezite de bu ameliyat ile büyük oranda geride kalmaktadır.
Diyabet cerrahisinde vücudun sindirim sistemine büyük oranda müdahale edilmektedir. Öncelikle mideye müdahale edilir. Mide literatürde Ghrelin hormonu olarak bilinen halk arasında açlık hormonu da denilen hormonun etki gösterdiği yerlerin başında gelir. Mideye yapılan müdahale ile gıda alımının kısıtlanmasının yanı sıra bu hormonun etkinliğinin azaltılması da amaçlanmaktadır.
Mideye müdahale edilip açlık hissi büyük oranda kısıtlansa da söz konusu şeker ameliyatı olduğunda sadece mideye müdahale etmek yeterli değildir. Mideye yapılan müdahaleden sonra mide çıkışının olduğu yere, ince bağırsağa müdahale edilir. Bu sayede bazı gıdaların sindirilmeden son kısma ulaşıp Glp-1 hormonu salgılanması amaçlanır. Bu ameliyat hastalara hızlı kilo verme, insülin takviyesi olmadan yaşamlarını sürdürme, kolesterolü normal değerlerde tutma avantajı sağlar.
Diyabet cerrahisinde kullanılan bir diğer teknik ise transit bipartisyondur. Bu ameliyatta ince bağırsak ve mide arasında bağlantı noktası oluşturulur. Tüketilen gıdaların ince bağırsakta emilmesi amaçlanır.
Diyabet Cerrahisinin Avantajları Nelerdir?
Diyabet cerrahisi bir obezite ameliyatı değildir. Bu operasyonlarda amaç mideyi küçültmekten ziyade hormon salgılanmasını ve emilimini düzenlemektir. Başta açlık hormonu olmak üzere hormon salgılamasını düzeltmeyi amaçlayan diyabet cerrahisinde mideye ve ince bağırsağa bu amaç doğrultusunda müdahale edilir.
Operasyon sonrası hastalarda gıda alımı kısıtlandığı için kilo verme gerçekleşir. Aynı şekilde operasyonda açlık hormonunun salgılanmasına da müdahale edildiği için kişiler operasyon sonrası tokluk hissini daha fazla yaşarlar.
Diyabet cerrahisi sonrasında hastalar şeker hastalığının getirdiği yan hastalıkları ve obeziteyi de geride bırakabilirler.
Ek olarak şeker hastalığının neden olduğu dokularda geç iyileşme ve organ deformasyonları da geride bırakılır.
Diyabet Cerrahisinin İyileşme Süreci Nasıldır?
Diyabet cerrahisi sonrası hastalar, şeker hastalığının neden olduğu deformasyonları yıl içerisinde adım adım geride bırakırken aynı şekilde zamanla kilo vermeye de başlarlar. Bununla birlikte operasyondan sonraki 4-5 gün içerisinde rahatlıkla taburcu olup sosyal hayata dönebilirler.
Diyabet cerrahisi sonrasında ilk 24 saat gözetim altında tutulursunuz. Bu süre içerisinde belirli aralıklarla tansiyonunuz ölçülür. Parmağınıza takılı olan oksimetri ile oksijen değerleriniz takip edilir. Operasyon sonrası akciğerlerinizi güçlendirmek adına ilk hafta belirli nefes egzersizleri yapmanız gerekmektedir. Bu süreçle ilgili tüm bilgilendirmeler ekibimiz tarafından sağlanmaktadır.
Gözetim sonrası ilk günde hareket ederken hafif baş dönmeleri yaşayabilirsiniz. Bu beklenen bir durumdur. Taburcu olduktan sonraki süreçte gerek beslenme alışkanlıklarınız gerekse egzersizlerle ilgili doktorumuz tarafından yönlendirmeler yapılacaktır. Bu süreçte günde önce 1,5 litre ardından ise 2,5 litre su tüketmeye özen göstermelisiniz.
Operasyon sonraki süreçte ilk 1 ay mide koruyucu kullanmanız gerekmektedir. Normal beslenme düzenine geçene kadarki sürede gıda takviyeleri kullanmanız gerekmektedir.
Operasyondan sonraki 3. hafta iş başı yapabilirsiniz. Hafif yürüşler yapabilirsiniz ancak aşırı efor gerektiren egzersizler için en az 3 ay beklemelisiniz.
Diyabet Cerrahisi Sonrası Nelere Dikkat Edilmesi Gerekir?
- Ameliyat sonrası dikişler bir ay içerisinde kendi kendine eriyeceği için aldırmaya gerek yoktur.
- Diyetisyen tarafından size özel olarak hazırlanan beslenme programına uymanız hem komplikasyon gelişmemesi açısından hem de kilo verme sürecini hızlandırma açısından önemlidir.
- Ekmek, makarna, pilav gibi besinler yüksek karbonhidrata sahip olduğu için dumping sendromundan kaçınmak amacıyla bir süre tüketilmemelidir.
- Diyabet cerrahisi olan hastaların beslenme programı dışında günlük egzersiz programlarına da uymaları gerekmektedir.